Sevr Antlaşması, Osmanlı Devleti üzerindeki sözde barış antlaşmalarından biridir. Bu antlaşma, Anadolu'daki birçok bölgenin diğer Avrupalı devletler arasında paylaşılmasını öngörmüştür. Sevr Antlaşması, İstanbul hükümeti tarafından imzalanmış ancak askıda bırakılmış bir antlaşma olarak bilinmektedir. Bu antlaşma, Milli Mücadele'nin ortaya çıkmasına sebep olarak kabul edilir ve önemli maddeler içerir.
SEVR ANTLAŞMASININ MADDELERİ
- Edirne ve Kırklareli de dâhil olmak üzere Trakya’nın tamamına yakını Yunanistan’a bırakılacak.
- Ceyhan, Antep, Mardin, Urfa ve Cizre, Fransız mandası olan Suriye’ye bırakılacak.
- Musul, İngiliz mandası olan Irak’a bırakılacak.
- İstanbul Osmanlı Devleti başkenti olarak kalmaya devam edecek lakin azınlıkların hakları korunmazsa Osmanlı Devleti’nin elinden alınacaktır.
- Boğazlar silahlardan arındırılacak ve içinde Osmanlı Devleti’nden bir üyenin bulunmayacağı bir komisyon tarafından yönetilecek.
- Osmanlı Devleti’nden savaş tazminatı alınmayacak fakat devletin mali kontrolü İtilaf Devletleri’nde olacaktır.
- Osmanlı Devleti’nin 1914 yılında tek taraflı iptal ettiği kapitülasyonlar yeniden yürürlüğe girecektir.
- Azınlıklara her türlü haklar verilecek ve bu haklar İtilaf Devletleri tarafından denetlenecektir. Ayrıca eğer isterlerse azınlıklara istedikleri ülkenin vatandaşı olma hakkı verilecektir.
- Osmanlı ordusunun sayısı maksimum 50 bin olacak, donanma terhis edilecek ve Marmara’da herhangi bir askeri tesis bulunmayacaktır.
SEVR ANTLAŞMASI SONUÇLARI
- Osmanlı Devleti topraklarının paylaşıldığı bir antlaşma olarak karşımıza çıkan Sevr Antlaşması sonuçları şunlardır:
- Osmanlı Devleti, varlığını yalnızca kâğıt üstünde sürdürür bir pozisyona gelmiştir.
- Osmanlı maliyesi ve ordusu İtilaf Devletleri kontrolüne girmiştir. Bununla birlikte de hem ekonomik hem de siyasi bağımsızlık ortadan kalkmıştır.
- Türkiye Büyük Millet Meclisi, Sevr’i imzalayan heyeti vatan haini ilan etmiş ve bu antlaşmayı kabul etmediğini duyurmuştur.
SEVR ANTLAŞMASI NE ZAMAN İMZALANDI?
Dünya Savaşı'nın ardından, 10 Ağustos 1920 tarihinde, İtilaf Devletleri ile Osmanlı İmparatorluğu hükûmeti arasında Paris'in 3 km batısındaki Sevr (Sèvres) banliyösünde bulunan Seramik Müzesi'nde imzalanan antlaşma, tarihi bir belgedir. Bu antlaşma, Osmanlı İmparatorluğu'nun kaderini etkileyen önemli bir dönemsel belge olma özelliğini taşır.
Sevr Antlaşması, Musée National de Céramique (Seramik Müzesi) atmosferinde imzalandı ve bu olay, uluslararası ilişkiler tarihinde dikkate değer bir an olarak kayıtlara geçti. Antlaşma, Osmanlı İmparatorluğu'nun toprak bütünlüğünü ve egemenliğini ciddi şekilde etkileyen maddeler içeriyordu. Ancak, antlaşmanın pratikte uygulanamaması ve Türk milletinin direnişi nedeniyle hükümsüz kaldı. Bu durum, Sevr Antlaşması'nın Türk bağımsızlık mücadelesinin ateşleyici faktörlerinden biri olarak kabul edilmesine yol açtı.
SEVR ANTLAŞMASI NEDEN GEÇERSİZ?
10 Ağustos 1920 tarihinde imzalanan Sevr Antlaşması'nın önemi, bu antlaşmanın ölü doğan bir anlaşma olmasından kaynaklanmaktadır. Antlaşmanın imzalandığı sırada Meclis-i Mebusan kapalı olduğundan, bu antlaşma mecliste onaylanmamış ve bu nedenle hukuken geçersiz sayılmıştır.
Sevr Antlaşması'nın hükümsüz kılınmasının temel nedeni, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesi ve bu mücadelede etkili olan TBMM'nin onay vermemesi ve antlaşmayı tanımamasıdır. Meclis-i Mebusan'ın kapalı olması, antlaşmanın yasal olarak onay alamamasına ve dolayısıyla hükümsüz sayılmasına yol açmıştır.
Bu durum, Sevr Antlaşması'nın Osmanlı Devleti'nin toprak bütünlüğü ve egemenliği üzerinde etkili olamayarak, Türk milletinin bağımsızlık iradesini vurgulayan bir dönemeç olarak tarihe geçmiştir. Meclis-i Mebusan'ın onay vermemesi, antlaşmanın Türk ulusunun iradesi dışında bir dayatma olarak kabul edilmesine ve Milli Mücadele'nin güçlenmesine zemin hazırlamıştır.